Başlığı ilk olarak çocuk eğitimi olarak koyacaktım ama birazdan eleştireceğim şeyin temelinde belki de bu yatıyor diye büyütmek dedim. Eğitim dediğimizde çocukları iradesiz, şekil verilecek bir eşya yerine koyuyoruz. Onların kendi lehlerine değil, sırf isteklerine göre hareket edeceklerini varsayıp gelecekleri hakkında biz yetişkinlerin söz sahibi olması gerektiğini savunuyoruz. Bunu yaparken de genelde kendi geçmişimizde yapamadıklarımızın acısını onlardan çıkarmaya çalışıyor ve onların isteklerini reddediyoruz.
Konu genelde aileler, çocuklarını kuran kurslarına verdiklerinde daha çok yankı uyandırıyor ama bir devletin ideal vatandaş yapmak istemesi pahasına çocuklara istemedikleri eğitimin verilmesi sorun olmuyor. Veya kuran kurslarının beyni yıkadığı iddia edilirken resmi okulların neler yaptığı es geçilebiliyor. Bir ailenin çocuğunun isteklerini hiçe sayarak onu kursa yollaması ile at yarışındaymış gibi Öss'ye hazırlatması arasında ne tür farklar var? Öss kazanmakla da bitmiyor ki? Kursa yollayan aile baskı yapmış oluyor da, ileride para getireceğini düşündüğü mesleği seçsin diye başının etini yiyen, analık/babalık haklarını ortaya döken aileler az mı baskı uyguluyor? Peki aileyi boşverip devletin güvenli kollarına mı atacağız? Sonra da üniversite gençliği caz festivalinde Kürtçe şarkıyı nasıl protesto eder gibisinden şaşkınlıklara mı gark olacağız?
Benim temel sorunum içerikten hariç, çocuğa zorla, baskı ile (illa fiziksel baskı olması gerekmiyor) istemediği bir eğitimin verilmesi. Pek dar çerçevede gözlemlemiş olsam da zaten istemediği bir şeyi öğrenmiyor o çocuk, bir şeyler alması için veya öğrendiğinin kafasında kalması için kıyısından köşesinden ilgisini çekmesi lazım. O yüzden idealimdeki çocuk büyütme şekli de bu itirazım üzerine kurulu.
Ütopya-vari fikirlerim şöyle: Her semtte nüfusuna göre bir kaç özel bir yerleşim yeri olacak, burası sadece kreş için değil. Hem tüm eğitim seviyeleri (kreşten üniversiteye kadar) hem de yaşlıların da kalacağı bir yer. Yani yaş hiyerarşisi çok olmayacak, çocuk sadece kendi yaşıtları arasına sıkışmayacak. Hocalar orta yaşta alanında uzman hocalar olacağı gibi, lise ve üniversite gençliği de bu hocalara yardımcı olabilecek. Hatta yaşlıların da hocalık yapma imkanı varsa, tecrübelerini anlatacağı veya uzman olduğu bir alanda okutacağı dersler olabilir. Çocukların hiç bir derse girmesi zorunlu değil, hangi derse isterlerse onlara girebilecekler. Ama derse girmelerine rağmen çalışmazlarsa hocaların derse almama hakkı doğabilecek. Derslerin içeriği ise her çeşitten olabilecek, temel eğitimler olacağı gibi dini eğitimler de olabilecek (dini eğitim de tek çeşit olmayacak elbette, akımlarına göre de ayrılabilir; ama sanırım genel olarak mahalledeki hakim anlayışa göre şekillenecek. Yine de bir hoca istediği yerde okutabilecek). Tüm eğitimlerde dikkat edilecek hususlar olacak elbette, mesela başkalarının özgürlük haklarını gaspetmemek gibi. Dersler yine yaşa göre düzenlenecek ama bir çocuğun kabiliyeti varsa yüksek yaşların derslerini de alabilecek. Keza mesela belli bir yaş bir dersi almak istemeyen çocuk, büyüyünce o derse ilgi duyarsa, baştan başlayabilecek. Bu eğitim yerleri gündüz olacak, akşam aileler çocuklarını alacaklar. Ayrıca aileler de dönüşümlü olarak bu eğitim yerlerinde görev yapacaklar.
Bu kreşlerden hariç daha da ustalaşmak için özel yerler olabilir, bilim, sosyoloji veya ilahiyat merkezleri gibi (bu yerlerde de dikkat edilecek şey başkalarının haklarına müdahale etmemek). Aileler eğer kreşe değil de bu yerlere göndermek istiyorlarsa özel bir denetim ekibi (bunu aşağıda biraz daha açıklarım) ile çocukların istekleri sorulacak, süzgeçten geçirilecek ve oraya gidebilecekler ama yine istediklerinde ayrılabilecekler. Özel denetim ekibi dediğim devletin tayin ettiği kimseler değil, çocukların, liselilerin ve orta yaşlıların arasından seçilmiş bir temsilci topluluğu olabilir, ilave olarak pedagog da bunların arasında yer alabilir (çocuğa psikolojik baskıyı ölçebilmek adına).
Çocuklar için en dikkat edilecek şey onların örgütlenip kendi temsilcilerini seçmeleri olacak ki kendi haklarını koruyabilsinler. Ama çocukların kendi aralarındaki zulmü önlemek için de diğer yaş gruplarından denetimciler olacak. Bu arada ceza sistemine gelmiş gibi bulunuyoruz, onda fikrim şöyle; çocuk istemediği bir şeyi yapamayacak ama bu demek değil ki şımarık olacaklar. Ufaklılıklarından itibaren hayatlarının kendi ellerinde oldukları öğretileceği için daha sorumluluk sahibi olacaklar. Ve ceza yerine çocukların yaptıklarının bedelini görebilmeleri sağlanacak. Mesela yıkanmak istemeyen bir çocuğu zorla yıkatmak yerine, düzgünce bunun faydaları anlatılacak, yine de istemiyorsa yıkanmayacak. Bitlendiği veya koktuğu için diğer çocuklar yıkanmak istemeyen çocuklardan uzaklaşabilir pekala, bu noktada topluluğa dahil olmak için yıkanmak isteyebilir gibi çözümler düşündüm (temizlik için sınıflar hariç koridorlarda seminer tarzı şeyler yapılabilir mesela).
Tabi bu dediklerim ütopya-vari, çünkü pek devletin olmadığı bir sistem. Ayrıca pratiğe dökülmüşü hiç var mıdır bilmiyorum ama pratikte çok sorun çıkabilir tabi. Ama günümüzdeki eğitim de bir sürü sorun üretiyor bence, o yüzden böyle bir şeyler düşündüm (geliştirilmesi lazım tabi, şişedeki gibi durmuyor bunlar).
Peki günümüzdeki sistemde bir şeyler yapılabilir mi? Şimdilerde de zorunlu ve merkezi eğitim yerine daha özerk okullar tercih edilebilir, keza özel kurslar da olabilir (kuran kursu olabileceği gibi bilim üretilen yerler de olabilir). Ama bu okullar da, kurslar da sivil kuruluşların (devletin memuru olmayan kuruluşlar) denetimi altında olacak, keza zorunlu eğitim kaldırılabilir ama ailelerin devamlı, vakitlerinin belirlenmediği bir şekilde denetlenebilmesi lazım (çocuklar nereye gitmek istiyorsa oraya gitmesi sağlanacak). Bu devlet içinde çözüm olması için bile bizim milliyetçi/sunni devlet anlayışımızın değişmesi lazım, yoksa insan haklarına riayet eden bir eğitim yeri zaten bulamayız. Hem devlet fabrikadan çıkmış gibi insanlar yetiştirmek varken böyle bir şeye hiç yanaşmaz. Belki aileler kendi aralarında özel yerler kurup bunu işletip, devletin okullarının verdiği hasarı telafi edebilirler ama buna vakit bulabilirler mi orası meçhul.
Anarşist misin arkadaşım? Hayır öyleysen söyle, valla kızmayacağım bak. :)
YanıtlaSilBeni tanıdılar, siz kaçın arkadaşlar, ahahah.
YanıtlaSilŞaka bir yana, bir anarşizm var; inanıyorum :)
Halihazırda çok daha güzel ve denenmişi için: http://www.konsepteaykiri.org/2011/01/kimliksiz-ii.html
YanıtlaSilAyrıca şu da güzel: http://sineksekiz.wordpress.com/2010/01/05/barcelonada-ekoloji-ve-anarsizm-can-masdeu/
Şu tartışma da kenarda dursun: http://ff.im/JbVMl
YanıtlaSil