17 Aralık 2012 Pazartesi

Cennet

Kendimi bildim bileli cennet tasvirlerinden, daha doğrusu hazza olan vurgularından sıkılmışımdır, bunun sebebi sanırım tasvirlerin çok da ilgimi çekmemesiydi. Yani okuduğumda bu hazlar olmasa da olur yaa, dediğim çok oluyordu. Sonraları feminizmle tanıştığım dönemlerde bu yerini kızgınlığa bıraktı, niye erkeklere böyle iltimas geçiliyor da şöyle güzel, böyle alımlı hurilere konuyorlar diye çıkışıyordum. Bir dönem de öyle geçti gitti, kızgınlık yerini daha çok "ehh cihada teşvik için elzem tabi böyle tasvirler" düşüncesine bıraktı. Sonraları da aslında müzekker sıgasıyla gelen ayetlerin kadınları da içine alabileceği ihtimali kafama yattı. Nitekim pek çok hüküm ayetindeki müzekker cemi sıgası (erkek topluluğu için getirilen kalıp) kadınları da içine alabilecek bir genişlikte kullanılıyordu. Ve huri kelimesi erkek cinsini de (veya belki, aslında cinsiyetsizliği? -eyfi) içine alabiliyor bazı yorumlara göre. Ama işin ilginç tarafı şu ki bu bilgi bende bir heyecana sebebiyet vermedi, tee yine başa döndüm. "Eee, kadınlar için de huri var, büyük hazlar var. E ama yine ilgi çekici bir şey yok, cennet bunun ötesinde olmalı sanki?" demeye başladım. Aradığım bu değildi, yani eşit olmak da pek ilgimi çekmedi.

Zira bir cennet var madem, niye bu dünyada içine hapsolduğum haz yönünden bakayım ve onları doyurabileceğim sonsuz bir yer olarak göreyim? Tee başından o hazza ihtiyacımın olmaması, o hazzın çok daha ötesinde, şu an hayal edemeyeceğim haller yaşayabilecek olmam çok daha heyecanlı geliyor mesela. Bu yüzden rabbi seyretmek veya devamlı onunla bir olmak, yani kendisine yokluk bulaşmamış bir varlığı tamamen hissedip varlığı köküne kadar, hiç bir zaman hissedemeyeceğim yoğunlukta hissetmek ve belki de varlıkla ilgili tüm bilgilere vakıf olmak. Kısacası cennette dışarıdan gelecek etkilerle yoğun bir hazdan çok, onlardan bağımsız olarak içten gelen daimi bir mutluluk, yoğun bir huzur halini yaşamak istiyorum. Bu dediklerime yakın ayetler de haliyle ilgimi daha fazla çekiyor:


وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ وَقَالُواْ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ لَقَدْ جَاءتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ وَنُودُواْ أَن تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

"(ki, oraya girmeden önce) onların içlerinde (takılıp kalmış) olabilecek düşünce ya da duygu türünden uygunsuz ne varsa silip atacağız; orada önlerinde dereler-ırmaklar çağıldayacak; ve onlar: "Bütün övgüler, bizi bu (bahtiyarlığa) eriştiren Allaha yakışır; çünkü eğer O bize yol göstermeseydi biz asla doğru yolu bulamazdık! Ve Rabbimizin elçileri bize gerçekten de doğruyu söylemişler!" diyecekler. Ve (bir ses): "İşte geçmişte edip eyledikleriniz sayesinde kazandığınız cennet, bu!" diye yankılanacak" 
Araf-43. - Muhammed Esed. 

"Bazı yüzler o gün mutlulukla parlayacak, Rablerine bakarken.
"
Kıyame  22-23. Muhammed Esed.


Şu an yazarken bile heyecan duymadım desem yalan olur. Yalnız bir saniye? Yukarıda dediklerimle bir çelişki içerisindeyim. Yani ben de cennetle ilgili bu dünyada elde edemediğim bir şeyin özlemi içerisindeyim ve aslında tam da bu yüzden 'cennet dediğin şöyle olmalıdır' deme hakkına sahip değilim. Çünkü başka birisi için bu hazlar büyük önem taşıyabilir ve istediği de tam olarak bu hazların doyurulmasıdır. Onun isteği de benim isteğim de makul, ikisi de bir özlemden besleniyor ve cennetle ilgili hayalleri bu özleme bağlı oluyor. Yine kim bilir, her ikisi de bu dünyada, hayalindeki cenneti gerçekleştirebilmek için çalışıyor?

2 yorum:

  1. Şöyle bir yazı yazıldı cennetle ilgili, paylaşmasam olmaz kesinlikle: http://eminresah.com/12210-11-1325.html

    YanıtlaSil
  2. Oncelikle kuran okumak icin hic unutmamak gereken seyler var,
    -20 seneye yayilmis ve cevresindeki insanlara hitap etmis oncelikle ve tabi ki zamansizliga
    -asil olarak hitap ettigi insanlar, iyi yasamayan, iyilik yapmayan insanlar ve en temel durtulerle yasayanlar
    -katmanli bir kitap, yasadikca, hayati ogrendikce, nispetimizi, nasibimiz oraninda anlayabilecegimiz hikmetler var

    bunlari unutmadan okudugumda benim cikardigim husular, kuran öz itibariyle diyor ki kotuluge batmis ve bunlari normal goren insanlara; bu yaptiklarinizdan tedricen vaz gecin, bunlari yapmayin sunlari soyle yapin cunku biz size gecici bu hayat yerine sonsuz bir hayatta sonsuz bir mukafat verecegiz.
    simdi, en temel durtulerle yasayan, ilkel insanlari, kotu davranislari normallestirmis bir hayattan alikoyup, insani normlara ulastirmak icin en insani yollari, sozleri kullanmaktan baska yol var mi?
    yani diyelim ki 10 kadinla birlikte olan, esitlikten nasibini almamis, koleleri olan ama bunlari normal goren bir insana ayni ruhla 'bu kisa dunyada bunu yapma, sonsuzda ne zevkler var' diye anlattiginizda aklini celebilirsiniz.
    Zihinsel donusum kolay degildir, aliskanliklar kolay birakilmaz ve kuran bunu bile gordugunu, en ilkel insanin anlayacagi, arifin ise icinde kaybolacagi bir metin olarak mucizeligini ispat etmeye devam edecektir ama bilmekle yapmak,y asamak, uygulamak arasinda daglar kadar fark var.
    arman

    YanıtlaSil