22 Ocak 2013 Salı

Allah zaman'a dahil midir?

Bir gün ff'te 'Tanrı'nın tarihi var mıdır' diye bir soru sorulmuştu, epeey oluyor aslında. Onun üzerine bu konu hakkında bir şeyler yazmıştım. Ama yazdıklarımı değiştirmek zorunda kaldım, çünkü eksik bilgi içeriyordu. Değiştirince de amaçladığımdan daha farklı bir yazı çıktı ortaya.

Sorudan yola çıkarsak, Allah ezelî ve ebedîdir. Ama yarattıkları böyle değildir, yani hâdistir. Eğer Allah'ın yaratma eylemi olmasaydı bir tarihten bahsedemezdik, değişime uğramazdı. Ama yaratma eylemi varsa ve yarattıkları onun varlığından sonra olmuşsa yani yaratmamışken öyle istedi ve yarattıysa o zaman bir öncelik ve sonralıktan, bizim anladığımız manada tarihten bahsedebiliriz. "Yaratma eylemi, Allah'ın tarihe tabi olmasına ve evvelki (yaratmamış) haliyle sonraki (yaratma) hali arasında bir değişikliğin olmasına götürür" diyerek (kelimesi kelimesine değil, özet şekliyle) İslam filozofları alemin kadimliğini, yani Allah'ın var olmasıyla beraber var olduğunu kabul ederler. Bu da Allah'tan bildiğimiz anlamda iradeyi (yaratma isteğiyle beraber yaratma eylemini) kaldırır, yerine sudur yani Allah varsa ondan da alem zorunlu olarak meydana gelir düşüncesini koyar. Gazali de buradan yola çıkarak fıttırır. Filozoflar Allah'a bir değişiklik atfetmemek için ondan iradeyi söküp almış, yerine pasif bir yaratıcı koymuşlardır, der. Esasında Allah'ın iradesi ile bir yaratma eylemi söz konusu ise, yani yaratmadan öncesi var ise, o zaman bir tarihi de vardır. Tarihinin varlığı değişimi, zamana tabi olmayı kabul etmez mi? Yoksa Gazali'nin dediği gibi buradaki öncelik-sonralık bizim anladığımız manada zamana tabi değildir, daha farklı bir durumdur ama bizim akıllarımız bunu kavrayamaz diyip geçmeli mi?

Bunun üzerine biraz düşününce şöyle bir sonuca vardım, ne kadar tatmin edici olduğu pek belli değil tabii: Allah'ı, onun eylemlerini düşünürken zaman dışı düşünmek zor oluyor, bilmediğimiz bir şey. Ama zaman dışılığın nasıl olabileceğini (biz zamana tabi olanların) zihnine biraz yaklaştırabilmek için geçmiş ve geleceğin olmadığı, sadece şimdinin olduğu bir zamanı düşünebiliriz. Onun açısından yaratmadan evvelsi, şimdisi ve sonrası (kıyamet mesela) hep aynı anda olup bitiyor ve onda (yaratıcıda) bir değişim olmuyor diyebiliriz. O zaman yaratmadan evvelsi ve sonrası dediğimiz evvel-sonralık yine bizim için geçerli bir şeyken onun açısından geçerli değil. Böyle baktığımızda onun iradesindeki değişim de bildiğimiz anlamda bir değişim olmuyor. Çünkü evvelsi-sonrası yok ve bu değişimin etkisi (taalluku) ancak yarattıkları vasıtasıyla biliniyor. Eğer Allah için bir tarihten bahsedeceksek bu geçmişin olduğu bir tarih değil, halin tarihi olur ancak (bu cümle de çok saçma oldu yalnız. Hazır parantez açık, şunu diyeyim: Zamanla alakalı olarak şu video da bana geçmiş-şimdi-gelecek hepsinin aynı anda olabileceğini düşündürttü açıkçası).

Bu söylediklerimin daha güzel şeklini İmam-ı Rabbani 266. mektubunun başlarında dile getiriyor aslında. Örnek olarak Zeyd'i veriyor. Allah, onun doğuşunu, büyüyüşünü, ölüşünü  hepsini tek bir anda bilir diyerek bilme sıfatının keyfiyetini açmaya çalışıyor (ayrıca kendisi bu yazdıklarını keşifle bildiğini ve zanna tâbi olmadığını iddia ediyor). Örnek olarak bizim bir kelimeye dair zihnimizde oluşan bilgimizi veriyor. Mesela bir fiil gördük diyelim, tek bir anda o fiilin zamanını, zıttını, kökünü bilebiliriz, o kelimeye dair tüm bilgilerimiz bir anda zihnimize hücum eder (1). 'Mümkün bir varlık için bile kimi durumlarda birbirine zıt da olsa bir çok şeyi aynı anda bilmek imkan dahilinde iken vacib'ul vücut (Allah) için nasıl olmasın?' diye sorar. İşte bilmek, tahlik (yaratma), kelam gibi Allah'ın tüm sıfatları için de tek bir an vardır. Onun kelamının değişimi sadece biz zamana tabi olan faniler içindir, oysa onun açısından tüm değişimler tek bir anda olduğu için kelamında da bir tagayyür olmaz. Tüm ilahi kitaplar aynı kaynaktan (kelam sıfatı) beslenerek çeşitlenir, kaynağın kendisi ise tektir, tek bir andır. Fiilî, yani yaratma/tekvin sıfatı da böyledir yine. Var olan her hâdis mevlanın fiili değil, fiilinin eseridir. Haliyle tek olan o yaratma kaynağından birden çok şey çıkabilir. Ve birden çok şey, tek olan o kaynaktan çıktığı anda (işte burası karışık, kafam tam basmıyor) zamana da tabi olabilir.

(1) Tabii ben İmam-ı Rabbani'nin Arapça'ya tercüme edilmiş mektubuna baktım. Orada Arapça sarf bilgisinden yola çıkarak bu misali veriyor ama her dil için bu geçerli olmayabilir. Zira Arapça özellikle eski zamanlarda yabancılar için gramer ve kurallarla öğrenilen bir dil olduğu için, Arapça bir kelime gördüğünde insanın zihni direkt onun anlamı kadar yapısına da gidiyor. Bu noktada da bir anda kelimenin türü, zamanı hepsi insanın aklına doluşuveriyor.

6 yorum:

  1. http://www.youtube.com/watch?v=opcQ2HAIFfc böyle bir şey var ki bana da makul gelen budur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bayındır bu ara yine gündeme oturdu zaten. Biri ses kaydını koymuş Allah geleceği bilmez diye. İki haftaya yakındır bu konu kafamı kurcaladı. Kaderle ilgili bir iki videosunu da izleyip, sindirip kafamdaki düşünceleri öyle yazmak istiyorum. Bana göre zamana tabi olan ve gelecegi bilmeyen ama yine de kainata mudahale eden bir Allah fikri sorunlu geliyor şu aşmada diyip geceyim simdilik. İyice toparlayabilirsem dusuncelerimi aktarırım insallah.

      Sil
    2. Benim çok sevip saydığım düzenli olarak takip ettiğim biridir. Sonuçta her insan bu türden soruları kendine soruyor ve bir cevap arıyor. Ben gerçeği gerçekten arayanlara, yaratıcının yol gösterip kolaylık sağlayacağına inanıyorum. Ben şahsen çok tatmin oldum ve rahatladım. kararlarımın sonuçlarına katlanan, seçimlerimin sonucuna göre karşılık bulacağım bir evrene kani oldum. Rabbimden hayırlısı artık. Tabi yazarsan üzerinde düşünmeleri için okuyanlara fırsat vermiş olursun. Ben yazamayan ve yazanlara imreneren biriyim :)

      Sil
    3. Allah zamana tabi olmadığında ve geleceğimi bildiğinde de kararlarımın sonuçlarına katlanabilirim esasında. Zira geleceğimi bilmesi demek, geleceğimi o şekillendirdi demek değil bana kalırsa. İstese karışabilirdi ama bence karışmıyor çok. Ama neyi seçeceğimi de biliyor (şindilik ozetle inancım böyle, uzunca anlatmam sonra).

      Sil
  2. geçmiş-şimdi-gelecek'in aynı anda olabileceği cümlesi paulo coelho'yu çağrıştırdı. mistik sosuna bulayıp anlatmıştı elif kitabında. zaman mevzusuna takık biri olarak ayrıca şu kitabı önerebilirim: http://www.bilimkurguhaber.com/2012/08/31/zaman-makineleri/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa negzelmiş o öyle. Bakayım teşekkürleer. Ben de akaid'deki bu zaman-zaman dışılık mevzusundan dolayı epey merak saldım bu ara :)

      Esasında bir yandan da günümüzde biz insanlar için bir zaman yolculuğundan bahsetmek mümkünken (gerçektir değildir orasını bilemem tabii de) yaratıcı için bunun hayli hayli mümkün olduğunu ısrarla savunan görüşün varlığı içimi rahatlatıyor. Bizim için bile bir imkandan bahsediyorsak bir yaratıcı için hayli hayli mümkün olmalı bu diyerek. Heh.

      Sil