27 Ağustos 2013 Salı

Dinde Mantık Olmaz (mı?)

Dinde akıl değil, naklin mühim olduğu mevzu bahis oldu mu Hz. Ali'nin "Din, akılla, görüşle olsaydı, mestin üstünü değil de, altını mesh etmek gerekirdi. Hâlbuki Resulullah, mestlerinin üstünü mesh ederdi" sözü ile bir girizgâh yapılır genelde. Bu söz, aklın aceleciliği yüzünden bazı sırrına vâkıf olamayacağı emirler olduğu hususunu beyân etmek için kullanılsa ne âlâ. Ama genelde akıl hiç mühim değil, nakildir nakil için kullanılınca muhtelif sorunlar meydana geliyor. Zira bu yaklaşım şekli dinî hükümler arasında bir ilişki kurma, adâlet-hikmet arama gibi gâyelere de ket vuruyor; hem tembelleştiriyor hem de semeresi cidden zararlı oluyor. (en uç örneği selefiler ama İslâm memleketlerinin genelinde de vukuu bulan bu değil mi?) Bu yüzden hanefî mezhebinde, bilhâssa ibadetler hususunda akıl yerine nakil tercih edilir; Taabbüdî emirler, sebep aranmaksızın yerine getirilir. Yerine getirdikçe zaten hayatında faydasını, hikmetini görürsün. Buna rağmen âlimler taabbüdî emirlerde de bir gâye aramaktan geri durmamışlar, aklıma gelen ilk örnek (hoşuma da gidiyor bu); namazda gözleri yummanın mekruh olmasına dâir gelen nakil ile yetinilmemesi ve bunun hikmetinden sorulması. Nitekim "eğer huşû bozuluyorsa gözleri yummakta bir sakınca yoktur" görüşü var olduğu gibi, "gözleri yummamak bir sünnettir. Sünnetin terkinde de kerâhat söz konusudur; bunun hikmeti ise namazda her uzvun ifâ etmesi gereken bir mükellefiyeti vardır. Gözünki de tefekkürdür. Eğer gözler yumulursa bu uzvun mükellefiyet hakkı tam yerine getirilmez. sen teemmül ediver." şeklinde bir görüş de vardır. Bu yüzden ben de Hz. Ali'nin bu sözden neyi kastettiğini, hakikaten mestlerin altlarına değil de üstlerine mesh etmenin mantıksız mı olduğu meselesini incelemek istedim. 

Evvela, nakil ve akıl yaklaşımımdan bahsetmem gerekiyor. Nakil benim başlangıç noktam. Eğer nakli öne almazsam aklım şuna da hüküm verir, buna da; aklımın vardığı bu çeşit çeşit sonuca hakemlik yapacak şey nakildir. Mesela namaz niye öyledir (dört rekatlıdır) de şöyle (on rekatlı) değildir gibi bir yaklaşımın varacağı net bir hüküm var mı bilemiyorum. Ama Allah öyle emretmiş, Resulullah (s.a.v) de bu şekilde kılmış rivâyeti geldiğinde baş üstüne diyor, hayatımızı buna göre şekillendiriyoruz. Yine de bir kere bunu kabul ettiğimizde kendi aralarında belli bir mantıksal ilişki de kurabiliyoruz (namazlarda üst sınır olarak 4 ile 8 rekatın kabul edilmesi gibi). O halde nakli başlangıç noktası kabul edip aklı da nakiller arası ilişkiyi düzenleme, nakildeki sebepleri kavrayıp buna göre hüküm verebilme vâsıtası olarak ele alabiliriz (Hz. Ömer'in ganimet toprağına maslahat gereği naklin zâhirine göre değil, sebebine göre hüküm vermesi gibi. 

Şimdi mest üzerine mesh bahsine gelebilirim. Konuya biraz âşina olanların bildiği gibi, abdest ve gusül hakiki bir pislikten temizlenme değil, hükmî bir pislikten (hadesten) temizlenmedir. Eğer hakiki bir pislikten temizlenme olsaydı sadece necasetten tahâret olur, hadesten tahâret olmazdı. Hâliyle ayaklar yıkanırken onlarda bir pislik olması hasebiyle değil, o kısma hades (hükmî pislik) sirayet ettiği için yıkanır. Mestler giyildiğinde de ayakları yıkamak yerine tıpkı başta olduğu gibi mesh verilir. Nasıl ki baştaki hadesten kurtulmak için tamamen yıkanması gerekmez, kezâ mestlerin tamamının yıkanmasına da lüzum yoktur. Yani mestlerin altlarına değil de üzerlerine mesh vermek, nakille bilebildiğimiz hakiki-hükmî pislik ayrımı sonucu gayet makul bir şekildir. Elbette biz bunu Resulullah (s.a.v) bu şekilde yaptığı için yaparız, ama bu mantıksız da değildir. 

Peki Hz. Ali'nin bu sözü ne manaya geliyor? Ben şu şekilde tevil ettim, Allah'u â'lem (parantez içleri bana aittir): 

"Din, (nakil olmaksızın) akılla, görüşle olsaydı (abdest ayeti dâhil hakiki-hükmî pislik ayrımına gitmeseydi), mestin üstünü değil de, altını mesh etmek gerekirdi (zira ayak tabanı üstlerine nisbetle daha çok pislenir). Hâlbuki Resulullah, mestlerinin üstünü mesh ederdi (zira ayaklara sirâyet eden hükmî pisliktir, mest de bir meşakketi def etmek hasebiyle nakil ile meşrudur, o halde altlarına mesh vermek ile üstlerine mesh vermek arasında bir fark yoktur.)"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder